Doğaçlama Kurgu Oyunu

[Yuri Aksamov]

Forum oyunlarının çok boş olduğunu farkettim, az canlandırmak gerektiği kanısına vardım

Oyunumuz şöyle, ben 2-3 cümlelik bir giriş paragrafı yazacağım, fantastik olur-duygusal olur-korkunç olur farketmez. Benden sonra gelen kişi, benim yazdığım olaya 2-3 cümle daha ekleyecek, sonraki kişi ve ondan sonraki kişilerde aynı şekilde hikayeyi devam ettireceğiz. 2 Sayfaya ulaşan hikayeyi sonlandırma hakkına sahipsiniz, mutlu son- hayal kırıklığı, size kalmış.

İki ricam var, abartılı anlatımlardan kaçınalım ve konuların yönlerini çok saptırmayalım.

Şöyle ki, ben burda bir çifte duygusal an yaşatıyorken, benden sonra gelen kişi gelipde kızı erkeğe öldürtünce, bütünlük bozuluyor, romatizmden gerilime uçuş yapıyoruz, hoş olmuyor ^^

Çok konuştum yine, başlatıyorum;

"Üstünden terler boşalıyordu yağmur yağarcasına. Çok yorulmuştu belli ki. Saatine göz attı, güneşin doğmasına çok kalmamıştı. Telaşla çevresine göz attı, görünürde kimse yoktu, rahatlayarak eğildi ve derin bir nefes aldı."

[Serininjaa]

İşimi hemen yapıp çıkmalıyım ki yakalanmayayım. Dükkan sahibi genelde bu saatlerde geliyor. Beni burada görürse kesinlikle yanarım !

[Mr. Demetrius]

Etrafına bir kez daha baktı. Kimsenin olmadığına tatmin olunca, Cebinden çıkardığı yedek anahtar ile dükkanın kilidini bir çırpıda açtı. İçeri girdi ve Sarı bir sandık aramaya başladı.

[The Clown King Buggy]

Etraf renk renk sandık doluydu. Sarı sandığı bulması gerekiyordu ama bir renk körü olarak bunu nasıl başaracğanı bilmiyordu. Bir renk körü sarı sandığı nasıl bulabilirdi?

[Mr. Demetrius]

Bir yandan renk körü olmasına, bir yandan da etrafın sandık kaynamasına yakınıyordu. Bir süre düşündü, Aradığı sandığın üstünde Gül tutan bir ejderha motifi olduğunu hatırladı.

[Hagane Kai]

Bu ne süpriz, nasıl böyle bir şey olabilirdi. Tanrı dalga geçiyor olmalıydı. Sandıklara baktı, ilk gördüğü sandıkta gül tutan ejderha motifini gördüğünde bulduğunu sanmıştı. Ama Alaaddinin oyununu oynuyordu biri. Bütün sandıklara gül tutan ejderha motifi işlenmişti. Şimdi nasıl bulacaktı sandığı?

[Mr. Demetrius]

İşler yolundan çıkmaya başlamıştı. Tüm sandıklarda Gül motifi olduğunu fark edince Bir an duraksadı. Etrafına göz gezdirdi. Topu topu 20 sandık vardı. Hepsini teker teker açarak Düşündüğü şeyi bulmalıydı.

[Hagane Kai]

Nasıl bir oyundu bu, nasıl olabilirdi bu? Büyü mü? Tanrı'nın şakası mı? Açtığı her sandıktan 5 sandık çıkmıştı. Şimdi etrafta 100 sandık vardı, onların her birinden iki sandık daha çıkmıştı etrafta 200 sandık vardı ve vakti daralıyordu. Dışarıdan öfkeli bir kalabalığın sesi geliyordu. Bu 1 saat önce anahtar çaldığı grup olmalıydı...

[Mr. Demetrius]

"Eyvah !" Anahtar'ı çaldığı Esnaf grubu peşindeydi artık. İçine 100 Belly koyup ta unuttuğu sandığı umursamıyordu artık. Kaçması gerektiğini anladı ve Arka kapıya doğru koştu.

[The Clown King Buggy]

Sonra hatırladı, sadece 1000 beli değildi sandıktaki, onuru vardı o sandığın içinde, yaşama sebebi. Arkasını dönüp onursuz şekilde kaçmaktansa, gelen her bir adamla savaşırken onuru için, ölmeyi yeğlerdi. O sandığı bulup açacaktı. İman gücü müydü bu, neydi bu. Birden renkleri görmeyi başladı. Sarı sandık bir köşede duruyordu. Şimdi açabilirdi ama adamlar girmek üzereydi...

[Furydama]

Sandığı alıp arkadan kaçmaya başladı. Arka kapıya yöneldiğinde kapıyı açar açmaz gördüğü manzara karşısında şok olmuştu.

[Mr. Demetrius]

Gördüğü manzara karşısında şoka uğradı. Karısı Dükkanın sahibi ile öpüşüyordu, Başına bir dert daha almıştı. Ne yapacağını bilemiyordu. bir yandan Kızgın kalabalık, Bir yandan da Ölesiye düşmanı Dükkan sahibi...

[The Clown King Buggy]

Altı patları belinden çektiği gibi önce karısını sonra dükkan sahibini anlının ortasından vurdu.

[Mr. Demetrius]

Sorun kalmamıştı öyle değil mi ? Şimdi yapacağı tek şey kaçmak olacaktı.

[Furydama]

En azından o öyle düşünüyordu. Ama henüz hiç bir şey yapmaya başlamadan karısı ve dükkan sahibi tekrar aya kalktı. Zombi olmuşlardı.

[Serininjaa]

Zombiler beyin yer. Onlarda beyin yemeliydi. Çünkü beyinler çok lezzetliydi.

[Mr. Demetrius]

Yavaş yavaş yaklaşıyordu zombiler. Altıpatlarını bir kaplan edası ile çıkardı ve Zombilere iki el ateş etti; Fakat zombiler kurşundan etkilenmedi. Biraz daha yaklaştılar, Adamın yapacağı bir şey kalmamıştı. Altıpatları yere bıraktı ve zombilerin kaderi olmasını bekledi. Zombiler, elini adamın omzuna koyabilecek mesafeye gelmişlerdi. Gelen zombi Yerdeki altıpatlara bastı ve ayağına bir kurşun yedi. yediği kurşun onun sonu olmuştu. Çünkü herkes bilir ki ayaksız zombi bir hiçtir !

[Kurosazaki Meriutsu]

Kurtulmuştu, bir insan daha ne isterdi ki? İstemez miydi ya, zombilerden birini hemen kolları arasında hareket edemeyecek şekilde kilitledi ve onu laboratuarına götürde, zombi aşısını bulmaya çalışacaktı.

[Serininjaa]

Birden zombi selam verdi ve elini omzuna koydu. Ardından öksürdü ve "Seni yemeliyim dostum." dedi. Ardından kafamı yalamaya başladı.

[Kurosazaki Meriutsu]

Ancak sadece yalamakla kalacaktı. Öncelikle Aduket yaptım, sonra karnına bir yumruk attım, aşağı eğildiğinde suratına bir diz çaktım. Tekrar kafesine attım çürümüş zombiyi. Üstümde kalan zombi salyalarını 64 cigolayt ramı olan bilgisayarımın klavyesinin üstünde rastgele gezdirdiğimde bilgisayarda çeşitli kodlar çıkmaya başladı. Ve evet, savunma bakanlığının kim bilir kaç milyon dolarlık bütçe harcadığı firewall'ı saniyeler içinde aşmıştım. Orada bulduğum sonuçları kullanarak zombi hastalığına karşı bir panzehir geliştirdim.

[Serininjaa]

Panzehiri çorbaya döküp karıştırdım. Mercimek çorbamız şimdi daha bir güzel olmuştu. "Elhamdülillah" diyerek içmeye başladım.