Harakagi Hitsu

[Harakagi Hitsu]

Soyad Ad: Harakagi Hitsu
Takma İsim/Unvan: -
Irk: İnsan
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Gülüş Şekli:  
  Eğer kendi değişik espri anlayışına hitap eden bir espri yapıldıysa gülüş şekli her zaman avuçlarını yere tüm gücüyle vurarak "HaHaHaHa" diye güler. Kıkırdamanın küçük kız çocuklarına özgü olduğunu düşünür ve eğer onu çok fazla güldürecek kadar bir şey yoksa gülümsemekle yetinir.


Boy: 1.82
Kilo: 78
Göz: Yeşil
Saç: Kırmızı
Dış görünüş:
  Daha önce pek çok kişi onun giyinme tarzını beğenmiş ve onu yakışıklı bulmuştur. Fazla kaslı olmasa da ince ve uzun olduğundan kasları normal kişilere göre daha belirgindir, ayrıca omuzları da oldukça geniştir. Kırmızı saçları ve yeşil gözleri birbiri ile uyum sergilediği yakışıklı bir suratı, ne esmer ne de beyaz bir ten rengi vardır. Bir çift kahverengi bot, siyah kadife pantolon ve ne ince ne kalın, uzun kollu bir giysi giyer. Giydiği giysi V yakalıdır ve iki yakası süs amaçlı olarak bir ip aşağıdan yukarı doğru birleştirilir. Bunların üstüne bir de su geçirmeyen ve sıcak tutan bir kumaştan yapılmış siyah ceketi vardır. Kapüşonlu ceketinin cebinde daha önce bir kaç kere işine yaramış, kolayca bulunması zor olan bir yırtık bulunur. İçinde otlar, bitkiler ve tohumlar ve yarım litrelik bir matara bulunan bir çanta taşır.
Karakter Resmi:http://www.zerochan.net/1598619 (Linkteki resme bakınız. Alttaki kalitesizdir.)



Doğduğu Ada/ Kasaba: Boshi Shima/ Kakushin Mura
Bulunduğu Ada: Muslular hangi adadaysa o ada (onların tayfasında olmayacağım tenha olmasın diye.)
Doğduğu Deniz: East Blue
Gezdiği Denizler: West Blue


Kişilik:  
 Renkli bir kişiliği vardır. Tüm duyguları bulundurduğu halde özellikle mutlu, neşeli hallerde görürsünüz onu. Gözlerini bir kez ufka dikti mi, yüzünde bir tebessüm ile saatlerce durabilir. Ancak keyfine düşkün biridir, eğer bulunduğu yer rahat değilse, kalkarak daha rahat bir yer arar. Çok özverili biri değildir, tembel de diyemezsiniz. Kolayca arkadaş edinebilmesine rağmen çabucak güvenmez. Zekidir.


Geçmiş:
  Soğuk bir kış günü, tam gece yarısında kapılarının önü karla kaplı bir evde falan doğmamıştır. Sıradan bir ilkbahar günü, güneş batmadan önce doğmuştur. Annesi koyu lacivert gözleri –ki bebeklik evresi bitip çocukluk evresi başlarken gözleri yeşile dönmüştür- ve kafasındaki kızıl üç tel saçıyla onu, kötü koşullarda doğurmamasına rağmen onu doğurmanın bedelini kendi canıyla ödemiştir.  

  Daha doğarken bile birilerinin ölümüne sebep olmak onu yıllarca kötü etkilemiştir. Tabi ergenlik denen şey bitince bu saçma düşünceden de kurtulup, şunu anlamıştır: Annesinin ölümünün sebebi kendisi değildir, her canlı doğar büyür ve ölür. Bu kuralın sekteye uğradığı bir sefer bile görülmemiş, onun doğumu sadece olacak bir şeyi erkene çekmiştir. Belki yanlış düşünüyor bile olsa, belki annesinin ölümünün sebebi gerçekten kendisi olsa bile, Hitsu bunun doğruluğu üstünde sürekli düşünüp tekrar on beş yaşlarındaki haline dönecek kadar aptal değildir.

  Tekrar konumuza dönecek olursak: Çocukluğunu babası ve babasının katıldığı efsanevi “All Blue’yu” arayan bir “balıkçı” tayfasının yanında geçirmiştir. Hitsu daha çok küçükken bu tayfa Hitsu'nun hala nasıl olduğunu anlayamadığı bir yolla West Blue'ya yelken açmıştır. Hitsu East Blue'yu zar zor hatırlamaktadır. Biraz daha büyüyünce  haftalar süren yolculuktan sonra bir adada durakladıkları zamanlar dışında ayağı toprağa değmemeye başlamıştır. Buna rağmen adaya çıktıklarında gördüğü tüm o ilginç bitkiler, hayvanlar ve diğer şeyler oldukça ilginçtir. Gemi yolculuğu süresince acaba bir sonraki adada ne göreceğim düşüncesi dayanmasını sağlamıştır. Hani dayanılacak pek de bir eziyet olmasa da, uzun süre toprağa ve taze, dalından yeni kopmuş bir meyveye hasret kalmıştır.

  O bu bitkilerden etkilenip bir “Doğa Bilimci” olmaya karar veredursun babasının katıldığı tayfa aradıkları şeyi West Blue’da bulamayacaklarını anlayıp, Grand Line’a açılmaya karar vermişlerdir. Ancak Döndüren Dağı’na bile ulaşamadan durdukları adalardan birinde tayfa ölümcül bir hastalık kapmıştır. Bu hastalığın yayılma hızı düşük olmasına rağmen hastalık ilk olarak yemeklere bulaştığından dolayı tayfanın yarıya yakını hastalığı kapmış, içinde Hitsu’nun babasının da bulunduğu bir düzine kişi ölmüştür. Hitsu’nun bu hastalığı kapmamış olmasının sebebi onun yemeklere bir mikrop bulaştığını öğrendiğinden itibaren –babasının tavsiyesiyle- topladığı bitkilerden beslenmesidir.
_________________________________

Babasının son anları:
 “… Ve hiç kimse unutmamalıdır ki, bir şeyi, bir düzeni, bir kişiyi değiştirmek istiyorsanız, öncelikle kendinizi değiştirmelisiniz.” Okudu zar zor seçebildiği, bir gencin gözyaşları ile ıslanmış satırları. Onun için türlü fedakârlıklarda bulunmuş babası günden güne ölürken bile ona dokunamamak, onu öpüp koklayamamak çok yakıyordu canını. Ama babası tayfadaki yakın arkadaşlarından birine söz verdirmişti. Hitsu eğer babasının yatağına en fazla bir metre yaklaşabilirdi. Çektiği tüm acılara rağmen konuşmaya yüzünde koca gülümseme ile konuşmaya başladı dev cüsseli ve pala bıyıklı adam: “Hoi Hitsu, bana en sevdiğim kitaptan okuduğun için teşekkürler ama bütün gün başımda durup karamsar karamsar ağlama. Gerçek bir erkek gibi gözyaşlarını sil ve dimdik dur.”

  Dudağını ısırarak hıçkırmasını ve büyük bir gürültüyle ağlamasını engellese de gözlerinden nehir gibi akan gözyaşlarını durduramıyordu. Karşısındaki adam bu komik manzarayı gördükçe gülüyor, garip kahkaha tüm odada yankılanıyordu. Bu duruma katlanamayan Hitsu kendini bırakarak en yüksek sesi ile ağlamaya başladı…
___________________________________

  Ondan sonra yaptığı şeyler kısmen daha azdı, babasının katıldığı tayfayı ilk adada terk etti. Çünkü artık o tayfada kalmak için bir sebep kalmamıştı. All Blue’yu bulmak babasının hayaliydi. Kendi hayali ise farklıydı, o bu dünyaya düzeni yeniden getirecekti. Var olan ve bozuk olanı değiştirecek, yerine daha iyi ve daha adaletlisini getirecekti. Yapamazdı belki, o zaman da yapabilecek birilerinin emri altına girerdi.

  Tabi hayaller ve kuru laflarla olmuyordu bunlar. Bu adada da geçinmek için çalışmak gerekiyordu, tıpkı diğer hepsi gibi. Diğer tüm adalardaki gibi burada da yemek, içmek bedava değil, paralıydı. Burada da kalacak yer paralıydı. Bu yüzden çalışmaya başladı. Başlarda günübirlik işlerde çalışıyorken sonrasında kasabanın manavının yanında çalışmaya başladı. İyi kalpli bir yaşlı amca olan manav, onu haftada bir ormana gönderir bitki toplattırırdı. Bu bitki toplama günleri sayesinde bitkileri daha iyi tanıyan ve şöyle böyle bir ot-bitki-tohum koleksiyonu oluşturdu. Aynı zamanda bu bitki toplama işi sırasında, özgürlüğüne düşkün ancak zamanla Hitsu'ya çok bağlanmış bir papağan bulmuştu. Adı neredeyse mavinin tüm tonlarını taşıdığı için All Blue -genellikle kısaca Blue- konulmuş papağan çok sadık ve zekiydi. Zamanla konuşmayı öğrenmiştir.

  Bu şekilde adada mutlu mesut yaşayan Hitsu asli ihtiyaçlarını karşılamak bir yana, para bile biriktirebiliyordu. Yıllar içinde sadak, yay ve ok alabilecek, üstüne biraz da kalacak kadar parası arttırmıştı. Zamanla yay kullanma, germe ve benzeri konularda kendini geliştirdikten sonra, daha fazla hangi konularda kendini geliştirebileceğini aramakta ve bu adada daha fazla kalamayacağını düşünmekte şimdilerde Hitsu.

Hoşlandıkları : Değişim ve gelişim, doğa, bitkiler, hayvanlar, ufku ve manzaraları izlerken uyuya kalmak, papağanı All Blue ile konuşmak…
Hedef: Dünya sistemini değiştirmek ve/ ve ya değiştiren birine yardımcı olmak…


Notlar:
-Hitsu solaktır.
-“Mucitlik” adı altında “Doğa Bilimci”dir.
-Doğa Bilimciler tüm doğayı inceler yani kapsamı geniştir. Ancak Hitsu’nun en yoğun olarak ilgilendiği konu bitkilerdir.
-Papağanın temsili resmi: (Sadece bir tanesi)

Spoiler:

[Akagami]

Geçmiş: 200.000 Karakter Kağıdı: 100.000 Toplam: 300.000 ß Taraf: Devrimci

Onaylandı, mini lejantını yazabilirsin.