Azgın Teke''Rai Rinji Ryuunosuke'' .

[Silvers RayleighGM]

Başka bir hikayeyle yine karşınızdayım sevgili okuyucularım. Bu sefer size 3 kelimeden oluşan uzun ve isminin baş harfleri aynı olan bir adamın hikayesini anlatacağım. Bu hikayeyi pür dikkat dinleyin . Sakın ola en ufak bir parçasını bile kaçırmayın.

Her şey 3 gün önce bir gemi yolculuğuyla başladı. Genç kahramanımız bulunduğu adadan başka bir adaya gemiyle gidecekti. Gemi normalde orta büyüklükte bir ticaret gemisiydi ama gemi kaptanı cebine üç beş kuruş fazla para girsin diye gemiye cüzi bir ücret karşılığında yolcu alıyordu. Ryuunosuke'de bu gemiye binenlerden biriydi.

Yolculuk oldukça zorluydu. Etrafta yatabilecek hatta oturabilecek doğru düzgün bir yer yoktu. Her yer taşınan mermerler ve çeşitli baharatlarla doluydu. Gemi kedi sidiği gibi kokuyordu. Sadece baharatların taşındığı bölümün yakınında biraz baharat kokusu vardı. Baharat demişken , yolculuğun 3. günü yolculardan biri baharat çalarken yakalanmış ve baharatların taşındığı yerin kapatılmasına sebep olmuştu. Bu yüzden zaten tıklım tıklım olan gemi iyice yoğunlaşmıştı. Bunların dışında havada epey kötüydü. Fırtına olmasada sürekli devam eden bir yağmur vardı ki bu kokuyu hem daha dayanılmaz yapıyor hemde dışarı çıkmayı zorlaştırıyordu. Yemekler ise daha berbattı. Yemek olarak verilen tek şey küflü bir parça ekmekti.

Yolculuğun 3. gününde sabahleyin gemi yine ağır ağır hareket ederken kara ilk defa görünmüştü. Çıkacakları adaya birazdan varacakları için bir çok gemi görevlisi dışarı çıkıp halatlarla uğraşıyordu. Yolcularında hatrı sayılır bir kısımı adayı görmek için dışarı çıkmıştı. Bu sırada kısa boylu bir adam sertçe Ryuunosuke'ye çarpmış ve ardından hemen dönüp '' Özür dilerim. '' demişti. Adamın görünüşünden fakir biri olduğu anlaşılıyordu.

Adamın Görüntüsü.:

[Serininjaa]

Yine mi peşimdeki korsanların saldırısına uğradığımı sanmıştım ve yumruğu çoktan hazırlamıştım ama sadece fakir bir adam omzuma çarpmıştı. Azda olsa tehdit altında olmadığım için rahatlamıştım ve abana çarpan yırtık pırtık kıyafetli adama sert bir bakış attım. "Özrünüz kabul edildi." diyerek gözlerimi tekrar adaya çevirdim. " Ne kadar dikkatsiz insanlar!" dedim sinirli bir şekilde.. Uzun ve ince bulutların elle koyulmuş gibi sıralanmış olmaları çok hoşuma gitmişti. Sıcak hava kütleleri tenime kuş tüyleri gibi geliyor."Sanırım ada güneşli ve sıcak .. Böyle olması daha iyi olabilir." Meraklı meraklı etrafa bakmaya devam ettim. Su dalgalı bir şekilde ilerliyordu ve gemide aynı şekilde ... "Bu hurda yığını daha hızlı gidemez mi !" diye sinirleniyordum. Yanımda duran bir adam "Ne kadar çok şikayet ediyorsun. Zaten geldik sayılır. 3 gündür dayanan insan birkaç dakika daha dayanır." diyerek yanıt verdi aptal bir surat ifadesiyle. Bu beni biraz olsa da kızdırmıştı. "3 gündür beklemişim zaten daha ne bekleyeceğim ulan! Ne lanet olası gemiyi yada lanet olası adayı merak ediyorum ! Bir ufak geziye çıkalım dedik ve bak şu olanlara .. Başkalarının işine buluşmanı önermem. Eğer ki bulaştığın adamın kim olduğunu bilmiyorsan." diye haykırıyordum resmen! Yanımdaki adam bile korkmuştu. Başka bir köşeye geçtim." Kendini bilmeyen lanet olası bu insanlar yüzünden her gün bir kişi sinir hastası oluyor. Ne gereksiz insanlar .." diye düşünürken dalgalanan su dalgalarını izliyordum ve anılarım canlanıyordu. "O eski savaşlarımız, o eski mücadelemiz, o eski çalışmalarımız ... Ah ne günlerdi değil mi ? Tabi hepsi benim gibi onca yıldır amacına ulaşmak için çalışan bir adamın eski püskü anıları ve o eski püskü adamla batıyorlar. Aynı kötü kaptanlı bir gemi gibi ! Gerçekten arkadaşa ihtiyacım var. Baksanıza şu halime kendi kendime tartışma ortamı yaratıp bir sonuç elde ettikten sonra yeniden bir konu çıkartıyorum. Yine saçma sapan hayaller kuruyorsun Rai !" dedim kendi kendime. Bu sırada gözlerimden göz yaşlarım usul usul süzülüyordu. "Ne oluyor bana böyle! Sen zalim bir adam olmalısın Rai." Kendimi toparladığımda adaya çoktan gelmiştik. Eşyalarımı alıp adaya bir göz atmalıydım.

[Silvers RayleighGM]

Sana belirtmediğim bir çok şeyi yaptığını yada gördüğünü söylemişsin. Sadece sana söylediğim şeylere göre yaz.

[Silvers RayleighGM]

Ryuunosuke karşısındaki adama acıyıp özrünü kabul etmişti. Kim bilir belki doğru bir şey yapmıştı belkide yapmamıştı. Ama olayı büyütmemeyi seçmemesi iyi bir şeydi. Bu kadar kalabalık bir gemide çıkacak en ufak bir olay büyük bir kavgayı başlatabilirdi. Ve bu tarz bir kavgada kime ne olacağını kimse bilemez.

Ryuunosuke kendi kendine söylenirken çevresindeki kimse onu takmıyordu. Herkes birazdan bu iğrenç yolculuğun bitmesinin heyecanıyla üst güverteye doluşmuş demirlemeyi bekliyordu. Genç adam ise bir şeye üzülmüş olmalı ki duygusala bağlayıp ağlıyordu. Ama ağlamayı kesip gemiden inmesi gerekiyordu.

Ryuunosuke eşyalarını kontrol ettiğinde her şey tas tamamdı bir şey dışında. Cüzdanı ve tabikide içindeki paralar kayıptı. Acaba paralara ne olmuştu? Düşürdü mü? Kaybetti mi? Yoksa çaldırdı mı?

Oku.:

[Serininjaa]

"Tamam sakinim, tamam gerçekten çok sakinim gerçekten hiç sorunum yok ve böyle rahatım. Hayır ualaaaaan ! Paracıklarım nerede benim ?" hemen yerlere bakarak göz gezdirmeye başladım. O ara besmele çekiyordum Nerede düşürmüştüm ki ? Hemen görevliye bildirmeye gitmeliydim. Yada yok ! Sadece zaman kaybı olurdu. Belkide gitmeliydim. Birileri bulut parayı oraya bırakmış olabilirdi. Aman Kami-sama yardım et ! Bir o yana bir bu yana koşup duruyordum. "Nerede bunlar ? Elma dersem çık, armut dersem çıkma. Elma !" Gemiyi baştan aşağı araştırıyordum ve hala bir şey yok ... "Öyleyse görevlilerde olmalı. Evet kesinlikle orada ! Bunu biliyorum. Haydi Kami-sama fakir bırakma beni." diyerek koşuyordum. Daha önce hiç böyle bir şey olmamıştı ve bu hissi hiç ama hiç hissetmemiştim. Belkide Kami-sama beni sınıyordu. Paramın kıymetini bilmemi söylemeye çalışıyordu. Daha dikkatli olmamı anlatmaya çalışıyordu. En sonunda yere yıkıldım ve " Tamam anladım ne demek istediğini ! Artık daha dikkatli olacağım ve paramın kıymetini bileceğim. Lütfen hadi beni de zorlamadan göster bana paralarımın yerini !" dedim ve nefes alışım yavaşlamasını bekliyordum. Bu arada zamanın nasıl akıp geçtiğini de unutmuştum. "Lanet ! Zamanın nasıl geçip gittiğini unutmuşum.Bir sıkıcı yolculuk daha yapmadan önce şu adaya inmeliyim! Hemen görevliyi bulup sormalıyım." ve tekrar bir koşuya geçmeye hazır hale gelmiştim. Eğer görevlide de yoksa .. Hayır kesinlikle olmalı !

[Silvers RayleighGM]

Parasını kaybettiğini anlayan genç adam tatlı bir telaşa düşmüştü. Tabi kimin için tatlı? Benim için gayet komik ve eğlenceli bir durumdu. Tabi kahramanımız için pekte hoş bir durum sayılmazdı. Kimseyi tanımadığı bir adada dımdızlak kalmıştı. Parasını bulamazsa dışarıda kalmak zorunda kalırdı. Kim bilir belkide bir ayyaşın uyurken sapladığı bıçakla can verirdi.

Genç adam tanrıya yalvarıyordu. Ama görünüşe göre tanrı onu pek dinliyor gibi değildi. Eeee tabi sen paranı düzgün saklamayıp birde utanmadan tanrıya yalvarıyorsun. Birde anca işiniz olduğunda tanrıya başvurun .Tanrıda benim gibi düşünüyor olacak ki paralar hala kayıptı.

Ryuunosuke son çare olarak bir görevli bulmaya çalışmıştı. Ama bulduğu kişilerin çoğu gemi mürattebatında olan basit kişilerdi ve bu konuda pek bir şey söyliyemiyorlardı. Tüm ümitlerin tükendiği bir anda bir halatlarla ilgilenen bir adam Ryuunosukeye seslenip'' Zavallı çocuk! Bu adaya gelen gemilere binip yolcuları soyan bir çete vardır. Çete dediğime bakma, bunların arkası baya sağlam. En iyisi sen o parayı unut. '' demişti. Duruma bakılırsa paralar gitmişti. Peki ama paralar nasıl çalınmıştı? Biri uyurken mi almıştı? Yoksa yolda giden biri cebini mi karıştırmıştı?

Oku.:

[Serininjaa]

Artık sinirlenmiştim. "Gidip paramı alacağım uleyn!" dedim ve yumruğumu sıktım. Koşmaya başladım ve gemiden atladım. Paramı çalan bu çeteye haddini bildirecektim. "Siz kimin parasını çalıyorsunuz ! Benim kim olduğumu bilmiyor musunuz ? Ben korsanlar kralı olacak adamım. Olmazsa o adamın tayfasında olacak adamım ben ! Grhouhh!" dedim ve hiddetlendim. Adeta yanardağ gibi fışkıracaktım. Kafam patlayıp yeniden oluştuğunda her şey huzur dolu olacaktı ve ben güzel bir çayırda otlayan ineklerin sütlerini sağan kızın babası gibi paşa paşa oturup hesap soracaktım. " Oh evet, hepinizi öldüreceğim ulen! "diyordum ve yeniden hiddetleniyordum. O sırada bazı sesler ve ve bağırışmalar duyuyordum. Ardından küçük bir top sesi duymuş gibi oldum. Korsanların saldırısı olabilirdi. Hım benim içinde yeni bir tayfa fırsatı ! Hemen yönümü değiştirdim. " Acaba bu sefer nasıl arkadaşlar edineceğim ?"

GM:

[Silvers RayleighGM]

Anlaşılan genç adam tavsiyelere kulak asmayıp parasının peşine gitmeyi seçmişti. Ne kadar doğru bir hareketti doğrusu kestiremedim. İnsan bir sorar soruşturur. Bu ne acele direk dalıyorsun?

Genç adam gemiden büyük bir hışımla inmişti. Çevresindeki insanlar onun bu hallerine anlam verememişti. Onlara göre o olmadık yerde hiddetlenen bir deliden başka bir şey değildi.

Ryuunosuke kafasını duyduğu seslere doğru yöneldiğinde dövüşen bir grup insan görmüştü. Normal bir kavgadan farkı dövüşenlerin bir bölümünün böceğe benzemesiydi. Tam önünde Örümcekle insan karışımı biri bir kılıç ustası tarafından yer düşürülmüş son darbeyi bekliyordu. Peki genç adam bu durumda ne yapacaktı?

[Serininjaa]

"Vay anasını çok havalı ! Böcek insanlar gerçekten bir harikasınız dostum !" dedim ve hemen yerden kalkarak onu incelemeye başladım. "Şu kafatasına bir baksanıza hele ! Gerçekten bir sanatkarın elinden çıkmış gibi adeta !" diyerek kafatasına bakıyordum. O sırada kol yapısı dikkatimi çekti. Kolunun üstünde tuhaf şekilli dikenler vardı. " Demek dikenlerinde var. Gerçekten süpersin. Hele dön arkanı .. Vay anam bu da ne böyle. Peki sıçabiliyor mu ? " dedim aptal bir yüz ifadesi yardımıyla. Sonra hızlıca bir vurdum ve " Aouvv ! Gerçekte dayanıklısın ha ?" dedim. Tuhaf bacaklarına bakıyordum ve bu sırada bacaklarının normal insanınkinden büyük olduğunu fark ettim. "Sende şeytan meyvesi yemiş olabilir misin ? Gerçekten güzel bir gücün var." dedim ve etrafında dolaşmaya başladım. Etrafında dönerken arkadaki diğer böcekleri de gördüm. Koşarak yanlarına gittim. " Aman tanrım, siz naptınız yav !" dedim ve yere diz çöktüm. Yüzümü çevirdiğimde korsan bayrağını gördüm. Bu Böcek korsanlarıydı. " Lütfen beni tayfanıza alın ! Her istediğinizi yaparım. Bayağı deneyimli bir doktorumdur. "dedim ve eğilerek yere kapandım.

GM:

[Silvers RayleighGM]

Genç adam karşısındaki adamlara karşı türlü şebeklikler yapmaya başlamıştı. Belli ki onları etkilemeye çalışıyordu. Ama acaba bu adamlar yalakalığı seviyormuydu? Yada yeni bir nakamaya ihtiyaçları varmıydı? Bence asıl dikkat etmesi gereken konular bunlar olmalıydı.

Genç adam şebekliklerine devam eder dursun dövüşen iki taraf durup onu izlemeye başlamıştı. Az önceki kılıç kullanıcısı durum örümceğe benzeyen adama '' Heyy! Bu gerizekalı sizden mi? '' demişti. Örümceğimsi adam ise '' Bu malı daha önce hiç görmedim. Kesin sarhoş delinin biridir. Dövüşme zevkimi s.k.p attı bu herif. '' demişti. Bir süre daha bakışmalar devam ettikten sonra içlerinden biri tabancasını çıkarıp ateş etmişti. Ryuunosuke daha ne olduğunu anlayamadan tam göğsünden vurulmuş ve yere düşmüştü. Bir an için büyük bir sızı ve ardından gelen ıslaklığı hissetmişti genç adam. Vücudu sanki ağırlaşmışta hareket edemiyordu.

Bu sırada kılıç ustası '' Bu herifi ne yapcağız? '' demişti. Örümceğimsi adam ise '' Boş ver burada dursun kendi kendine geberir.'' demişti. Tam o anda 4-5m'lik şişko bir adam'' Kaptan ! Kaptan ! Bu adamı ben alabilirmiyim? Söz işimi hallettikten sonra denize yuvarlayacağım. '' demişti. Kaptan olduğu anlaşılan kılıç kullanıcısı ise '' Tamam ne yaparsan yap. Zaten Kairosekili bir mermiyi bu piç yüzünden harcadık. Canımda sıkıldı. Hiç dövüşme hevesim yok böcekler gelin bara içelim.'' demişti. Böcek korsanları ise onaylayan seslerle adama eşlik etmişti. Bu sırada devasa herif ise pantolonunu indirip Ryuunosuke'nin üstüne çıkmıştı. Genç adam arka tarafında muazzam bir acı hissetmiş ve bayılmıştı.

Peki neden böyle olmuştu? Tanrılar neden genç adamı bu şekilde cezalandırmıştı? Belkide Tanrıların uyarılarına kulak asmayıp kendi kafasına göre davrandığı içindir. Ehh artık Tanrıları ciddiye almayı öğrenmiştir. Nedemişler : Bir musibet , bin nasihattan iyidir.

GM.:

[Silvers RayleighGM]

Not: 10xp kazandın. Lejantına not düş.

[Silvers RayleighGM]

Peki sonrasında ne olmuştu? Hikaye burada bitmemişti elbette. Genç adam göremesede bölge halkı onu hemen fark etmiş ve doktora götürmüştü. Belkide hayatını kurtaran şey bu olmuştu. Eğer erkenden hastaneye yetiştirilmeseydi durumu nice olurdu kim bilir.

Genç adam için etraf zifiri karanlıktı ve duyabildiği hiçbirşey yoktu. Duyu organlarından sanki hiçbiri çalışmıyordu. Vücudu sanki onun vücudu değildi ağırlaşmıştı ve hareket etmiyordu. Zaman kavramı onun için bir anlam ifade etmiyordu. 1 saat , 1 gün , dün-bugün. Bunların hepsi onun için bir kelimeden ibaretti şuan. Onun için sadece mutlak ve daimi karanlık vardı. Bir rüya gibiydi onun durumu ama uyanamadığı bir rüya.

Genç adamın gözleri yavaş yavaş açılıyordu. Açılıyordu açılmasına ama sanki göz kapaklarının herbiri bir tonduda kalkmıyordu bir türlü. Ufaktan seslerde duymaya başlamıştı. Bir anlam veremesede seslerin birbiriyle konuşan 2 insana ait olduğunu anlıyabiliyordu. Vücudu yavaş yavaş uyanıyordu gördüğü uzun rüyadan.

[Serininjaa]

Tanrılar bazen insana yardım eder, bazen eğlendirir, bazen güldürür, bazense acı çektirir. Ben bunlardan sadece acı çektireni gördüm ve onunla hep arkadaşlık ettim. Başıma ne gibi dertler geldi benim ama yılmadım ve direndim çünkü ben güçlü bir adamdım. Hatta güçlü bir çocuk, güçlü bir insandım. Bu yüzden hep o tanrıya direndim ve yaşayacağımı söyledim. Şimdi ise hayattayım ve dimdik duruyorum karşınızda ! A şey aslında yatak konumdayım ve her yerim ağrıyor ama yinede hayattayım ya o bile yeter. İçimden ağlamak geliyor ama yapamıyorum çünkü ben şu son 21 yılda çok gözyaşı döktüm ve artık o duygumu kaybettim. Sokaktaki çırılçıplak bir kadın gibiyim şuan. Son hatırladığım şey şu mermiydi, gerisinden hiç söz etmeyelim. Ben tanrının sadece acı çektirmek için yarattığı bir kukladan başka bir şey değilim. Bir kukla, kuklacının komutlarının dışına çıkamaz ve o olmazsa yaşayamaz. Bende acı tanrısının komutlarının hiç dışına çıkmadan yaşayan bir kuklayım ve o olmazsa tahta bir tabutta küflenecek bir çöpten başka bir şey değilim. Kader buymuş ne yapalım.

Tam o sırada içimden bir ses bana bağırdı. "Kendine gel seni O*****" dedi kalın ve gür bir ses. Bu öldürdüğüm kaptanın sesine çok benziyordu. Yaşarken hiç rahat bırakmıyordu. Ölüyken de rahat bırakmıyor. "Beni öldürüyorsun ama gidip şu piçlere kaybediyorsun ardına birde seni s*k*p attılar." Gerçekten insanı sinir ediyordu bu eski bunak. İyice ayılmaya başlıyordum bende bu arada ve aslında bu seslerin benim eski bunağın sesi değil başımda konuşan doktorların fısıltıları olduğunu fark ettim. "Gerçekten süper bir hayal gücüm var." dedim kendi kendime ve doktora bakarak. "Ne zaman çıkıyoruz doktor bey ? Sorunum nedir ?" diye sordum güçlükle.

[Silvers RayleighGM]

Herkes kuklacıların tanrı gibi olduğunu düşünür. Ama bence yanılıyorlar. Kuklacılar sadece bir yön vericidir. Asıl işi kukla yapar. Düşünün kuklanın eklemleri olmasa kuklacı oynatabilirmiydi ? Dediğim gibi kuklacı sadece yön verir.


Genç adam kendi kendiyle cebelleşiyordu. En kötüsüde budur. Kötü bir olaydan sonra yaşadıklarından çok kendi kendine yaşattıkların zorlar insanı. Belkide bir psikoloğa gözükmeliydi. Gerçi ona verecek parasıda kalmamıştı. Belkide tanrılar gerçekten bu adamı sevmiyordu.

Ryuunosuke konuşmaya çalışırken ağzından bir şeyler gevelemişti. Narkozun etkisi olsa gerek söylediği şeyi tam olarak kendi bile anlamamıştı. Ama karşısındaki adam '' Biraz daha bu halde kalman gerek . Şansına mermi çok derine girmemiş ve içeride dağalmayıp tek parça kalmış. '' demişti. Anlaşılan herif anlamıştı genç adaın dediklerini. Belkide tecrübeden dolayıdır. Bende dişçideyken konuştuğumda çok garip çıkıyordu ses ama dişçi anlıyordu. Sanırım bunların işinin bir parçasıda bu. Neyse ben konuya döneyim. Doktor cebinden bir şey çıkarıp genç adamın yanındaki masaya koymuş ve '' Bu içinden çıkan mermi. Belki saklamak istersin diye getirdim. Birde Denizciler gelip seni sorgulayacak istersen daha sonra gelmelerini söyliyebilirim ? '' demişti.

[Serininjaa]

Demek içimden çıkan mermiyi bana veriyorlar. Kim bunu ister ki ? Ben istemem. Lakin yinede o mermiyi alacağım çünkü şuan gövdesiz bir kuklayım. En azından kuklacıya karşı bir savunma olarak o mermiyi almalıyım. Ben bu şekilde düşünürken bir şey kafama tak etti. " Tabi ya ! Bu mermi kairouseki yani böceklere karşı kullanabilirim. Ne güzel oldu bu şimdi." diye sevinmiştim kendi kendime. Hemen toparlandım ve doktorun sorusuna cevap vermeye çalıştım. "Mermiyi saklamak istiyorum mümkünse ben ayağa kalkana kadar sizde kalsın." dedim. Çünkü denizciler beni sorgularken o mermiyi görürlerse problem yaratabilirdi. Bu yüzden şimdilik yanıma almamak en iyisi idi. Daha sözümü bitirmemiştim de ... "Şimdi gelebilirler. Sonra için zamanım olmayabilir." dedim. Daha sonra böceklere hesap sormam gerekecekti.


Kendimi yine kafamdaki o beyaz odaya göndermiştim ve sorulara cevap arıyordum. "Niye tüm lanetler benim başıma geliyor ki .." diye kızdım öylece. Bu arada yaralarım hala ağrıyordu. Biraz gözlerimi kapatıp dinlenmeye karar verdim. Eski hatıralarım aklıma geliyordu. Belki o kaptanı asla öldürmemeliydim. Gerçekten hayatım hatalrla doğruydu. Hayat sınav olsa sınıfta kalırdım. Beni oynatacak bir kuklacım yok benim. Kendi kendine hareket etmeye çalışan bir oyuncağım sadece ...

[Silvers RayleighGM]

Genç adam mermiyi saklamak istemişti. Bende olsam bende öyle yapardım. Kairoseki pek sık bulunan bir şey değildi. İyi kullanırsa çok işine yarıyabilirdi genç adamın. Belkide ona saldıranlara karşı kullacağı bir silah olurdu bu mermi.

Ryuunosuke'nin sözlerinden sonra doktor'' Mermiyi buraya bırakıyorum. İstediğin zaman al. Ben şimdi çıkıp Denizcileri getiriceğim. Sorgu sırasında yanındayım eğer yorulursan hemen bitirebiliriz. '' demiş ve dışarı çıkmıştı.

Dışarı çıkan doktor bir kaç dakika sonra yanında biriyle geri dönmüştü. Gelen Denizci görünüşte normal biri gibiydi. Sivil kıyafetler giyen saçları aklaşmış yaşlı bir amca. Adamın görüntüsü buydu. Ama kitabı kapağına göre yargılamamak lazım.

Denizci yüzünde sert bir tavırla'' Benim adım John Kan. Şimdi bana en baştan olayı anlatki sana bunu yapanları bulabilelim.'' demişti. Konuşmasını bitirdikten sonra gömleğinin göğüs kısmındaki cebinden bir not defteri ve kalem çıkarıp beklemeye başlamıştı.

[Serininjaa]

Karşıma yaşlı bir adam çıkagelmişti. Her neyse, ben şikayetimi söyleyerek işimi yapmalıydım. Kafama günün ikinci bombası "dank" etmişti. Bu denizciyi yola getirirsem kuklammış gibisine kullanabilirimdim. "Efendim ben bir yolculuğa çıkıp bu adaya gelmiştim ve yolculuk sırasında paramı bu adanın ünlü hırsız örgütlerinden biri çalmıştı. Daha sonra gemiden iner inmez bu örgütle ilgili bilgi edinebileceğim birilerini aramaya başladım. Benle ne alıp verecekleri olacaktı ki zaten ... Bu sırada yoluma bir korsan tayfası çıktı. Bu Tayfada ki herkes böceğe dönüşmüştü. Tanrının işine bakın hele! Daha sonra diz çöktüm ve beni öldürmemelerini istedim. Adeta yalvarıyordum. Ardından beni bir kairouseki mermi ile vurdular. Bir de kairouseki yahu! Ardından acı içinde yere düştüm. Daha sonra böceklerden biri beni s*k**. Tabi o ara ben kendimden geçmiştim. Paramın geri alınıp teslim edilmesini ve korsanların yakalanıp adaletin hükmüne uğranmasını arz ediyorum." dedim ve yapmacık ve ağlayış gerçekleştirdim. Nasıl olsa ağlamak uzun zamandır nasıl yapıldığını bildiğim bir yetenek.

Planım düşündüğüm gibi de olmayabilirdi. Lakin bu durum biraz düşük. Benim korsan olduğum bu hırsız,korsan ve denizci işleri arasında unutulup giderdi. Zaten başıma ödülde yoktu. Tayfadayken öldürdüğüm adamlar pek değer etmezdi. Lakin öğrendiklerinde pek karlı çıkmayacaktım. Lakin öğrenemeyeceklerini biliyordum, emindim.

Bu sırada yanı başımdaki denizci bir şeyler yapıyordu ama ne yapıyordu belli değil. Not defterine söylediklerimi yazıyor da olabilirdi, orada bir iki çizim karalıyor da olabilirdi.

[Silvers RayleighGM]

Genç adam karşısındaki Denizciye gariban edebiyatı yapıyordu. Bence yaptığı hoş değildi. Erkek adam dediğin böyle ağlayıp zırlamamalı. Erkek adam kendi gücüyle çözmeli bu tarz sorunları. Olmadı kahveden adam toplayıp çözmeli. Gerçi Ryuunosukede tam erkek sayılmaz. O yüzden yaptığını anlıyabiliyorum.

Ryuunosuke derdini kah ağlıyarak kah ağlamayarak olayları anlatıyordu. Karşısındaki Denizci ise hiçbir duygu emaresi göstermeden bir yandan söylenenleri dinliyor bir yandanda not defterine bir şeyler yazıyordu. Ryuunosuke'nin anlattıklarından pek etkilenmiş gibi durmuyordu.

Genç adam lafını bitirdiğinde Denizci boğazını temizleyip '' Bu adaya neden gelmiştiniz ? Paranızı kimin çaldığını nereden biliyorsunuz ? Korsan tayfasıyla nasıl karşılaştınız ? '' demişti tok bir sesle. Adamın sesi anlatılanlara pek inanmadığı izlenimini veriyordu. Belkide bu onun doğal sesiydi. Kim bilir?

[Serininjaa]

Peh, yine başaramadık birilerini etkilemeyi... Bir de üstüne zor sorular sormuştu bu denizci... İşleri toparlamalısın Ryuunosuke.
dedim kendi kendime. "Ben bir süredir West Blue'yu dolaşan bir adamım. Böyle güzel bir yerde doğmuşuz, biraz tanıyalım yani ... Paramın kimin çaldığından şuan tam olarak emin değilim. Lakin ben paramı arar dururken görevliye başvurduğumda yolculardan biri bana uzaktan bağırarak söylemişti. Kim olduğunu bilmiyorum,görmedim de daha önce. Ardından ben adaya inip ilerlerken korsanlar önümü kestiler birden bire ve bana saldırdılar. Neden saldırdıklarını da bilseydim. Benim ne işim olur böyle pis korsanlarla ?" dedim ve sözümü bitirdim. Denizci yine aynı şekil oturarak beni dinliyordu. Sanırım biraz durumu düzeltmiştim. Lakin mimiklerini pek okuyamadığım için hiç bir şey çıkaramıyordum. Adam sandalyeye taş gibi oturmuş not defterine bir şeyler yazıyor. Arada da kafasını kaldırıp bana soru soruyor. Şimdi bu adamdan ne çıkarabilirim ?

[Silvers RayleighGM]

Yalanlara yalanlar! Bir ipliğe benzerler elinizde biraz oynarsanız bir daha çözemezsiniz. Çözmeye çalıştığınızda daha çok karıştırırsınız ve sonunda ipi kesmekten başka çareniz kalmaz. Yalanlarda böyledir işte. Bir kere söylediniz mi ardı arkası kesilmez taki yalan söylediğiniz anlaşılana kadar....


Gen adam başından geçenleri adama analtıyordu. Adam ise dikkatlice ou dinleyip defterine bir şeyler not alıyordu. Görünüşünden ve tavırlarından hiçbir şey belli etmiyordu bu adam. En ufak bir duygu emaresi bile olmayan buz gibi bir suratı vardı. Genç adam bu adama karşı dikkatli olmalıydı. Adam oldukça tecrübeli gözüküyordu.


Ryuunosuke'nin sözlerinin bitmesini bekledikten sonra bir dakika için durmul ve konuşmaya başlamıştı '' Yolcunun biri size neden bağırdı? Neden yanınıza gelip söyledi? Onla daha sonra konuştunuz mu? Dediğine neden bu kadar çabuk inandınız? Daha önce karşınıza tayfanın çıktığını şimdi ise yolunuzu kestiğini söylüyorsunuz? Bu durum sizce rastgelemiydi? Yoksa planlı bir pusumuydu? Daha önce diz çöktüğünüzü söylemiştiniz. Bu saldırıdan öncemiydi? Sonramıydı? '' demişti.

[Serininjaa]

Yine bir takım sorular soruyordu bu adam bana ama bir türlü susmuyordu. Soruları o kadar hızlı soruyordu ki yanında kaplumbağa hızıyla algılıyordum.Ne beklersiniz bir denizciden.. Gerçekten profesyonele benziyordu bu denizci.Daha dikkatli olmalıydım. En küçük bir hatadan kaybedebilirdim.


"Paramı kaybedip görevliye gittiğimde çok kötü gözüküyordum. Bu yüzden bana bağırıp bunu söylemiş olabilir. Neden söylediği bilmiyorum. Daha önce hiç görmedim de konuşmadım da onunla. Gerçekten bir hırsız vardı ve bunun onun söyledikleriyle uyuşacağını düşünüyordum.Bir pusu olabilir; önce parayı çalıp, sonra öldürüp işin üstünü örtmek gibi! Diz çökmem bana mermiyi sıkmadan önceydi..." dedim ve denizcinin yüzüne baktım. Hala taş gibi görünüyordu. Belkide bana çaktırmadan yüz hareketlerini yapıyordu.


Denizci yeni soru sormadan önce ne yapmama gerektiğini planlamaya başlamalıydım. Yalanım açığa çıkmamalıydı. İyice açıklarımı kapayıp, kendimi suçsuz göstermeliydim. Gerçekten de suçsuzdum tabii! Tek suçum o tayfaya katılmak istemekti. Şimdi ise onları bana yaptıkları için pişman edecektim. "Bekleyin beni... hayır denizciler + beni ! Size geliyorum... hayır geliyoruz !

[Silvers RayleighGM]

Adam söylenen sözleri dikkatlice dinleyip arada sırada defterine notlar alıyordu. İşini şansına bırakmayan oldukça dikkatli birine benziyordu. Belkide sadece dinliyormuş gibi yapıp bir şeyler karalıyordu deftere . Belkide bu gün burada olanlarla hiç ilgilenmeyecekti. Kim bilir?


Genç adam sözlerini bitirdiğinde adam elindeki defterin sayfalarını karıştırıp her sayfada bir iki saniye harcamıştı. Görünüşe göre bir şeyler arıyordu. Bir iki dakika sonra defterini kapatıp '' Açıkçası söyledikleriniz çok tutarsız. Bu işle şahsi olarak ilgilenmeyi düşünüyorum. Eğer sakladığınız bir şey varsa şimdi söyleyin. Ben bulursam sizin için daha kötü olur. '' demişti.

[Serininjaa]

"Sakladığım başka bir şey yok efendim. Her şeyi size anlattım." dedim ve öylece daldım hiçliğe,eskiye,sonsuzluğa ... Eskiden yaralarımı hep tayfada doktorlar iyileştirirdi. Şimdi ise hastanede buz gibi odalardaki sedyelerde bekleyerek iyileşmeye çalışıyorum. Ben nasıl böyle biri oldum !? O kadar olaydan sonra ... Nasıl kaptanı öldürdüm ? Gerçekten lanetli bir kişiliğim var ve ben o kişiliğimi zincirli kapılar ardına kilitlemeliyim. Aksi taktirde sonsuza kadar acı çekeceğim ve öleceğim ..

"Ne oldu şimdi pes mi edeceksin ?" diye bir ses duydum. Bu ses kafamın ta derinlerinden geliyordu. "O zaman seni kim kurtardı sanıyorsun ? Senin güçlü olmanı kim sağladı ? Senin içindeki güçlü yanın kim ?" diye sesler duyuyordum. Küçümseyen bu ses tonu yalnız tek kişinin olabilirdi. İçimdeki nefret ... İnsan kendi kendini küçümseyebilir mi ? Kendimle tartışıp kendi fikirlerimi çürütüp ayakta durabiliyorum ben. Bu sırada kendimi kaybediyordum da, canım kan, vahşet, katliam istiyordu. "Denizciyi şaşırtıp kendi kuklam haline getireceğim. Her zaman aşağıda kalamam. Bazen tanrı olmak gerekir. Tanrı normal birinin erişebileceği bir rütbe değildir, bir konum değildir. Lakin bende normal biri değilim.."

[Silvers RayleighGM]

Genç adam kendi kendine düşüncelere dalmış. Kendiyle cebelleşiyordu. Zordu yaşadıkları. Pek çok kişinin hayatında çekmedi acı ve ıstırabı bir günde yaşamıştı. Ama öldürmeyen güçlendirir derler. Belkide o bundan sonraki hayatına daha güçlü bir birey olarak devam edecekti.


Kısa bir süre sonra Denizci odadan çıkmış, onuda doktor izlemişti. Ryuunosuke ise yorgunluğu yüzünden uyuya kalmıştı. Zoe bir gün geçirdi. Zavallım biraz dinlenmeyi haketti. Mışıl mışılda uyuyordu.

Onu uykusundan uyandıran doktorun sesiydi. Söylediğine göre yemek getirmişti. Yemekler hoştu. Bir somun yumuşak ekmek , tavuk suyu , tavuk ,pilav ve şekerpare vardı yemekte. Genç adam kendisini daha iyi hissediyordu. İlaçlarında etkisinin geçmesiyle güçsüzlüğü bir nebzede olsa geçmişti. Ayrıca masasının üzerinde bir miktar para vardı. Paranın üzerindeki kağıtta '' WBLGBT'den yeni üyemize selamlarla. '' yazıyordu.

WBLGTB:

İmzana 500k ekliyebilirsin. Ama önceki parayıda sildirmeyi unutma.