Suikastçi? [Hagane Kai]

[Akagami]

Ağrı... Hem karnı hem başı inanılmaz şekilde ağrıyordu Kai'nin. Gözlerini zorla açtı, kafasını biraz bile oynatamadan göz ucuyla doktora baktı. Masasında bir şeyler yapıyordu. İçi kazan gibi olan kafasını biraz kaldırdığında, doktorun mikroskopla bir numuneyi incelediğini gördü. Baş ağrısının şiddeti artınca başını tekrar saldı yastığa. Biraz fazla ses çıkmış olacak ki doktor bunu duydu ve Kai'ye baktı şeytani bir gülümsemeyle: "Güzellik uykusundan kalmışsın?"


Kai'nin uyandığını görünce sevindi, belli oluyordu. Sandalyesinden biraz neşeyle kalktı, yavaş adımlarla yatağa doğru ilerledi. Yatağın önüne geldi, yüzündeki ifadeyi silerek ciddi bir ifade takındı. Yine ciddi bir ses tonuyla: "Ağrıların nasıl?"

[Hagane Kai]

Kocaman bir maymun, üstüne üstüne geliyordu Kai'nin. Elinde tutuğu sopayı çeviriyordu. Kai bir köşede duvara yaslanmış vaziyetteydi. Tüm vücudu ağrıyordu. Özellikle başı, elini kaldırdı maymun ona doğru gelirken. Ayağa kalkmaya çalıştı ama zorlanıyordu. Tüm kemikleri kırılmıştı sanki. Duvara tutunarak kalktı ayağa ve elini ileri uzattı. Maymun koşmaya başlamıştı, etrafta maymunlar çıkmaya başladı, hepsi karşısındaki sopalı maymun gibi 3 metreydi. Sopalı maymun hızlıca gelirken Kai sıyrıldı ve arkasından kafasına dokundu, ve birden elinden akışkan gri bir şey akmaya başladı. Tanıyordu bunu, kullanmayı beceremediği meyvesinin bir etkisiydi bu. Kafasını komple çelikle kapladıktan sonra kurudu çelik. Nefes alamıyordu maymun, ölüyordu bunu görebiliyordu Kai. Diğer maymunlar çıldırmış gibi bağırışıyordu. Birden hepsi Kai'nin üstüne zıplamaya başladı...

Lanet baş ağrısı. Kai uyandı lanet rüyadan. Başında doktor vardı, salak salak sorular sıralamasında 1. sıradaki soruyu sormuştu. "He, uyandım." diye cevapladı. "Ağrılarım tecavüz edercesine. Her tarafım ağrıyor." dedi sonrasında. Doğrulmaya çalıştı yatakta, baygın olmayı sevmiyordu...

[Akagami]

Doktor, Kai'nin doğrulmaya çalıştığını görünce ciddiyetini bozdu tekrar: "Daha doğrulamıyor musun? South'un en becerikli doktorlarından birisiyle karşı karşıyasın şu an. Senin kalkamaman benim için utanç verici bir sonuç olur."

Hızlı bir manevrayla arkasını döndü, masaya giderken Kai'ye bakmadan "Biraz yemek getirdiler, buyur tıkın. Acıkmış olmalısın." dedi, masasına yayılarak oturdu ve mikroskopla incelediği şeyi incelemeye devam etti. Bir kase ramen, bir bardak su vardı yatağın yanındaki sehpanın üstündeki tepside. Bu kaseyi, kasenin üzerindeki sembolü bir yerlerden tanıyordu. Öğlen gittikleri lokantanın sembolüydü bu.

[Hagane Kai]

Yine aynı sembol, başka yemek yapan yer yok mu burada. Neyse ramen güzel görünüyor tıkınayım bari. Kai yemeğini dinginlikle yerken, bir yandan bu doktoru öldürürse ne olacağını düşünüyordu. Kesinlikle narsist bir insandı, ve Kai kendisinden daha narsist olan insanları sevmezdi. Teknik olarak mümkün olmaması gerekiyordu böyle bir şeyin. Tek Tanrı Kai olacaktı bu durumda bu adam narsist olmamalıydı.

"En iyi doktorlarından biri derken ne demek istedin, incelediğin şey ne? Uzmanlığın ne? Yapabileceklerinin sınırı ne?" Lokma aralarında sırayla sordu sorularını, dostunu yakınında tut, düşmanını daha yakınında gereken bu. Gerekirse uyanan meyve güçleriyle bu adamı öldürebilirdi.

[Akagami]

Mikroskobik dünyadan koparak gerçeğe döndü, Kai'ye baktı göz ucuyla: "Meraklı birisin." Tekrar mikroskoba dönerek konuşmasına devam etti, Kai'ye bakma ihtiyacı bile hissetmemişti. "Senin gibi bir eziğe cevap vermek zorunda bile değilim aslında. Ulan adam yedi seni, hiç bir şey yapamadın."

Yemeğin tadı aynı öğlenki gibiydi. Aşçı elinin ayarını iyi biliyor olmalıydı. Rameni yerken bayağı aç olduğunu fark etti. Hava karanlıktı.

[Hagane Kai]

Ezik ha. Usulca yemeğini yedi Kai, vücudunu kontrol etti, ellerini oynattı ve bacaklarını ve boynunu ayağa kalkmaya çalıştı. Eğer rahat hareket edebiliyorsa doktor mikroskoba dalmışken arkasından yaklaşacaktı ona, kafasına dokunup meyve yeteneği ile, tüm yüzünü kaplayacaktı, ağzı hariç. Nefes almasını sağlayıp onu yere devirecekti. Sonrasında konuşturacaktı onu.

Sabırla yemeğini yedi önce, yemeğin tadı tıpatıp öğlenkiyle aynıydı. Adamın elinin ayarını sevesi geldi Kai'nin. Yemeğini bitirip yatağa bıraktı Kai. Ses çıkmaması için masaya bırakmamıştı, sessizce ayağa kalkıp planını uygulamaya koydu...

[Akagami]

Yavaş yavaş yemeğini yedi Kai, yerken bir yandan ramenin tadına varıyor, bir yandan da doktoru etkisiz hale getirmenin yollarını arıyordu. Etkinleştiğini hissettiği meyve gücünü kullanacaktı. Daha kullanabildiğini teyit etmemişti, fakat hissedebiliyordu o gücü içinde. Ramenini bitirdikten sonra tepsiyi koyarken ses çıkmasın diye yumuşak olan yatak yüzeyine koydu, doğruldu. Yataktan sessizce inerek ayağa kalkmaya çalıştı. Neredeyse başarıyordu ama, tam kalkacakken dizlerinin bağı birden çözüldü ve kendini yatakta otururken buldu tekrar. Doktorun kulakları da bunu duymaz mı, hemen girdi işe: "Yavaş ol delikanlı, ayağa kalkman için daha zaman gerek. İç kanaman var. Yerine yatıp dinlenmen gerekiyor, eğer ölürsen para vermiyorlar."

[Hagane Kai]

Lanet beden. Hareket etsene piç. "En iyi doktor olduğunu söylediğini sanıyordum, beni iyileştiremediysen ne diye övünüyorsun?" dedi. Tekrar yatağa uzandı ve yatmaya çalıştı, doktorla sonra ilgilenebilirdi. İç kanama alacak kadar ağır darbe aldıysa gerçekten güçsüzdü, ya da o hayvan aşırı güçlüydü. Gerçi zekasıyla yenmek üzereydi onu, hepsini yenebilirdi, Kai Tanrı zekasına sahipti, maymun zekasına ver görünümüne sahip insanlara yenilecek değildi.


Meyvesiyle neler yapabileceğini tasarladı, eğitimini aldığı yay yapabilirdi belki, bir tane de kılıç, güzel bir zırh, sanırım bu hoş olabilirdi, ve kocaman bir gemi, ya da gemiler. Sanırım bu işi ticarete bile dökebilirdi. Doktora döndü ve "Bana en sağlamından 110 santim lastik lazım, ve oklarımı koyabileceğim bir çanta, küçük boyutlu patlayıcılar, sis bombaları. Bunları bana bulabilir misin?" dedi. Oklarını yapmaya başlayacaktı.

[Akagami]

Nankör hastasının yatağına yatarken sorduğu soruyu "İyileşmek için zaman gerekir." şeklinde, biraz sıradan bir lafla yanıtlıyor doktor. Eğer her laf için düşünmesi gerekse işin içinde çıkamazdı çünkü.

Yatağa geçtikten sonra düşüncelere gömüşmüştü Kai, iyileşmekte olan biri için bu normaldi. O da bir sandalye çekti, Kai'ye bakarak neler yapabileceğini kestirmeye çalıştı. Dövüşünü izlemişti kameradan, yumruklarını kullanmıştı hep. Fazla da güçlü değillerdi açıkçası. 

Sonra Kai birden doktore isteklerini sıralamaya başladı. Patlayıcılarla sis bombaları tamam da, lastikle ok çantası ne işti? Doğru ya, onu ilgilendirmiyordu. Malzemeci değildi sonuçta: "Ben malzemeci değilim çaylak. Hem iyileşmen için birkaç gün daha gerek. O zamana kadar fazla hareketlenmemen lazım."

[Hagane Kai]

"Haraketlenmemi istemiyorsan istediklerimin ayağıma gelmesi gerekiyor. Evet malzemeci olmayabilirsin, ama bu isteklerimin buraya gelmesini sağlayabilirsin sanırım. Yakında bana bir görev vereceklerini biliyor olmalısın, bu görevler için lazım olan malzemeler bunlar, bunları bana sağlamazsanız senin ve benim patronumu nasıl memnun edebilirim." dedi Kai. Bu sözlerin doktoru harekete geçirmesini umuyordu, sonuçta maaş aldığı ya da saygı duyduğu kişi patron olmalıydı, yoksa burada çalışmazdı.

"7 tane patlayıcı bomba, 3 tane sis bombası, lastik ise en sertinden olsun." diye ekledi. Lastik ne kadar sert olursa o kadar güçlü atışlar yapabilirdi. Uzun zamandır kullanmıyordu yay ve oku, hala hatırlıyor olmayı umuyordu. Öldürücü noktaları bu doktorla çalışabilirdi belkide, ama öğretir miydi ona? Malzemeleri getirecek olursa ona öldürücü noktaları soracaktı...

[Akagami]

"Birkaç gün yatalaksın, kalkınca malzeme tedarik edilecek sana zaten. Paranın yettiği kadar tabi, birkaç gün sabret." doktor biraz bıkkınlıkla söylemişti bunları, nasıl bir inatçılıktı bu? Defalarca söylemişti birkaç gün beklemesi gerektiğini, fakat hastası anlamıyordu. İş yapmaya istekliydi anlaşılan. Sadık bir çalışan mıydı, yoksa ihanet etmek için fırsat kollayan bir hain miydi? Bunu anlamak fazla kolay değildi, yaşayıp görecekti doktor artık. 

Birkaç saat sonra, saat gece yarılarına doğruydu. Kai hasta olduğu için uyuyakalmış,  doktorsa numunesini inceliyordu. O sırada birkaç top sesi geldi, hafif sallandı dojo. Sanırım bir baskındı bu, birileri adayı top yağmuruna tutuyordu.

[Hagane Kai]

Lan, ne oluyor. Kai birden fırladı yataktan, acıları birden vurunca bedenine kıvrandı hemen. Top sesiydi bu biliyordu, hemen neler olduğuna bakması gerekiyordu. "Piç, sana istediklerimi getir demiştim, şimdi nasıl savaşacağız bunlarla." diye çıkıştı doktora, "Beni iyileştirecek bir şeylerin var mı, zamandan başka tabi, göründüğü kadarıyla zamanımız yok." dedi. Belki bu süper doktorun mucizevi bir ilacı olabilirdi. Bu durumda gücüne geçici olarak kavuşsa bile bir şeyler yapabilirdi.

Sonrasında iyileşse de iyileşmese de dojodan çıkıp, düşman gemisine yanaşacaktı. En az zarar göreceği yer orası olurdu, duruma göre saklanacak ya da saldıracaktı.